25 Eylül 2014 Perşembe

20 Maddede Ben

20 maddede ben kimim sorusuyla bundan yıllar önce sosyal psikoloji dersinde karşılaşmıştım. Almanya'daki ilk yıllarım olmasından olacak ilk maddeye adımı yazmış ve peşi sıra beni diğer sınıf arkadaşlarımdan farklı kılan aidiyetlerimi sıralamıştım. Sanırım zaman ve mekanın bu soruya verilen cevaplarla yakından ilgisi var.

Daha sonra evlilik öncesi türlü testlerden geçirdiğim eşime de bu soruyu yöneltmiştim ve cevaplarını hala hatıra olarak saklarım. Bu soruyu yönelttiğim tek kişi eşim değildi elbet; kız arkadaşlarımdan da bu soruyu cevaplamalarını istemiştim.

Şimdi ise yıllar sonra Mutlu Yuvanın Demirbaşları blogunun sahibesi sevgili meslektaşım vesilesiyle ben kimim sorusuna 20 madde halinde aklıma geldiği şekliyle cevap arayacağım. Bu etkinliğe siz de katılmak isterseniz teklif var, ısrar yok :)


20 Maddede Ben Kimim Sorusuna Gelince:


1.İçedönük kelimesi ne hikmetse ilk aklıma gelen adeta beni en kestirmeden tanımlayan özelliğim. Kalabalık içinde olmaktansa boş duvarlara bakmayı yeğleyenlerdenim.
 

2.Bildim bileli televizyonu sevememişimdir. Camdan aşağıya atılası bir aygıttır kendisi. Hem sese hem de ışığa duyarlı bir insan olduğumdan televizyon seyrederken yorulur bir zaman sonra da asabileşirim. El işine merak sarışımın da bir tercih değil televizyondan kaçışın zorunlu sonucu olduğunu düşünürüm.

3.Kıyafet alış verişi en sevmediğim eylemlerden bir diğeridir. Ne zaman kıyafet alış verişine çıksam kendimi ya kütüphanede ya kitapçıda ya yüncüde ya kumaşçıda bulurum. Kışlık botlarımı ve spor ayakkabımı da sayarsak toplamda 4 çift ayakkabım vardır. Çantam 6, cüzdanımsa 14 seneliktir. Tüketim toplumu kümesinin bir elemanı olmadığımı iddia edebilirim sanırım. Takıya, alyans dahi takamayacak kadar uzağımdır. Bazen nefsimi terbiye edeyim derken öldürmüş olabileceğimden de şüphe etmiyor değilim.

4.Liste insanıyım. Herşeyin listesini yaparım. Listesiz markete, pazara gittiğim pek vaki değildir. Akıllara ziyan envayi çeşit listem mevcuttur; evden taşınırken unutulması muhtemel eşyalar listesi, yola çıkmadan önce yapılması gerekenler listesi, bayramda aranacak kişiler listesi, anneannemin veciz sözleri listesi, fotoğrafı çekilecek yerler ve objeler listesi verebileceğim bazı örnekler.

5.Hafızasıyla meşhur bir kişiyim. Bunu tv seyretmemeye bağlıyorum. Fakat rakam hatırlamak konusunda çok kötüyüm. Bunu hiçbir şeye bağlayamıyorum.

6.Ayrıntıyı, ince eleyip sık dokumayı, sabır isteyen işleri severim. Mükemmeliyetçilik maalesef zor da olsa kabullendiğim kötü bir huyumdur. Kötü özelliklerim listesinde 1. sıradadır.

7.Zaman hesaplama takıntım vardır. Birşeyin ne kadar zamanda bitirilebileceğini ya da bir yerden bir yere ne kadar sürede gidileceğini bilme zorunluluğu hissederim. 60 ilmekten oluşan bir sırayı kaç saniyede örebildiğini, bir gömleği kaç dakikada ütülediğini, brokoli çorbasını yapmak için gereken sürenin ne kadar olduğunu vs bilme gereği duymuş birisiyim.

8.Öğrenme açıyım; sürekli yeni birşeyler öğrenmem şartmış gibi yaşarım hatta neler öğrenmek istediğimi önceden planlar o plana uyacağım diye de strese girerim. Merak etmekten yorulduğum çok olur. İlgi alanımın sınırlarını belirlemek konusunda sorun yaşarım ama kesinlikle maymun iştahlı değilimdir zira merak edip başlayıp sonra da çabuk sıkılıp kenara attığım birşey var mı hatırlamıyorum. Olsa muhtemelen onun da listesini yapardım.

9.Hayatımda haftasonları da dahil saat 08:00'e kadar uyuduğum nadirdir, anneannemin tabiriyle 'bütün gün malak gibi yatmak' eyleminden hep uzak kalmışımdır. Her zaman evin en erken uyanıcısı hatta uyandırıcısı olmuşumdur ve tabi çay koyucusu, kahvaltı hazırlayıcısı ve de ekmek alıcısı.

10.Burçlara hiç itibar etmemişimdir, edemiyorum, olmuyor. Fakat beni tanıyanlar 'ahan da tipik bir yengeçsin' diyor, bilemiyorum, no comment, diyorum.

11.Her düşüncenin dua olduğuna inanırım.

12.Yıllarca Türkiye-Almanya arasında zigzag çizmekten midir, mekik dokumaktan mıdır bilmem, sanırım valiz hazırlamaktan ve yolculuğa çıkmaktan ikrahlık gelmiş olması dolayısıyla gezip görmek istediğim yerler listem boş.

13.Mutfağı severim, mutfakta şarkı söylemeyi daha da çok severim.

14.Yemek seçmem. Çocukken hiçbir şey yemezdim daha sonra herşeyi yiyen bir ergene dönüştüm. Tabağımda yemek bıraktığım nadirdir ve bu övünülesi bir özelliktir benim için. Çocukluğumdan beri değişmeyen tek şey ise sofrada hep en sona kaldığımdır.

15.Yemek yapmaya geç yaşta başladım, toplumsal rollere epey direndim, arkadaşlarım zeytinyağlı biber dolması yapabiliyorken benim makarna haşlamışlığım bile yoktu, derken birgün kendimi elimde oklavayla mantı açarken buldum, şimdi buradan ne sonuç çıkacak diyorsanız; sanırım zoru başarmayı seviyorum.

16.Gençlik yıllarımda hafızamda yer eden iki sözden biri Nietzsche'nin 'Öldürmeyen şey güçlendirir' diğeri ise Hesse' nin 'İnsan olmak kahraman olmaktan zordur' sözleriydi şimdi ise an itibarıyla annemin veciz ifadesi 'aldığın şeyi aldığın yere koy' un üzerine söz tanımam.

17.İlkokulda sınıfta okuma yazmayı en geç öğrenen bendim fakat şiir yazmaya en erken başlayan olduğum kesin. Günümüze kadar ulaşan yazılı kaynaklara göre 9 yaşında yazdığım şiirlerim mevcuttur.
 
18.Güneşle hep mesafeli bir ilişkim olmuştur. Sonbaharı, güzü, köhne baharı severim.
  
19.Çoğu kişiye göre soğuk ve mesafeli, bazılarına göre ise esprili ve şirin birisiyim.

20.Bir zamanlar hedefim Almanca'yı en iyi şekilde öğrenmekti, şimdi ise Ege şivesini en iyi şekilde anlayabilmek, ve bir zamanlar pozitif psikoloji alanında uzmanlaşma derdindeyken şimdi bir de iyi tarım uygulamalarında bilgi sahibi olma gayretindeyim. Eskiden fikir üretme çabasındayken şimdi zerzevat üretimine de kafa yoruyorum. Kadıköy'e kaç dakikada ulaşırım hesabı yapmayalı çok oluyor çünkü artık Nazilli'de kaçta olurum hesabıyla meşgulüm velhasıl bu hikaye daha ne kadar zenginleşecek ben de merak ediyorum.

 
İşte ben de böyleyim :)


10 yorum:

  1. Bir solukta okudum sizi tanımak bir zevkti gerçekten Yeni tanıştık sizinle ama gerek 10 marifetten gerek bana ve diğer bloglara yaptığınız yorumlardan yukarıda sıraladığınız özelliklerinizin büyük bir kısmı anlaşılıyor ama eksik kalan kısımları da öğrenmiş olduk. Bir insanın yaptığı işe değer vermesi ve hakkını vererek yapıyor olması her zaman saygı duyduğum bir özelliktir, siz de bu fazlası ile var.
    1, 2, 3, 7, 8, 10, 11, 14, 15, 19 ve 20 (özel ayrıntılar dışında) aynen ben de öyleyim ne çok ortak noktamız varmış, iyi ki tanıdım sizi teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ortak yönlerimiz çok gerçekten de bunu fark etmemek imkansız, ben de sizin gibi üretken, hayal dünyası zengin bir kişiyle yolumun kesişmesinden son derece mutluyum. Çok teşekkür ederim güzel yorumunuz için, kucak dolusu sevgiler :))

      Sil
  2. İkbal abla seni tanımak ne kadar güzel:)Su gibi anlatmışsın kendini... Benimde çantamda not defterim muhakkak vardır.kurtarıcım o benim:)Benim eşim yengeç burcu, Yabancı sayılmam:)Burcunun özelliklerini çoğunu taşıyorsun okuduğum kadarı ile,
    'Her düşüncenin dua olduğuna inanırım. 'Buna kesinlikle katılıyorum...Her zaman tek inandığım ve sığındım kapı rabbim ve duaları olmuştur...Blogunu keşfettiğime ve seni tanıdığıma çok memnun oldum.:))Yüreğine saglık...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Morlu Mutfak ben de seni tanıdığım için mutluyum :)

      Sil
  3. Üniversitede sorulmuştu, hayattaki en önemli üç şey sence nedir diye? İnanç, bilgi, huzur demiştim. Hala şimdilerde dekorasyonda İngilizce love, believe, hope gibi panolar görünce, acaba ben de bunları Türkçe yazıp evime mi assam diyorum ara ara? 8. madde bu yönümü hatırlattı. Bazen bir şeyleri kaçırıyorum, telaşına sebep oluyor bu açlık. Geriyor beni, sizde de oluyor mu bilmem. Çok memnun oldum tanıdığıma :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O gerginlik oluyor ama zamanla da azalıyor sanırım. Bir de gerginlikle birlikte insanı zinde tutan tatlı bir telaşa da dönüşebiliyor. Öğrenme aşkına çekilmeyecek dert yok sanırım :)

      Ben de memnun oldum, bu yazı da sayenizde meydana çıktı, tekrar teşekkürler.

      Sil
  4. + 11. madde de bana neyi anımsattı dersiniz? Bilişsel-DavranışçıTerapi düşünceye çok önem verir ya, duyduklarımıza, gördüklerimize, alışkanlıklarımıza. Bir bilimi sadece Batı kaynaklarıyla öğrenmek, bazen kültürümüzü onlara göre şekillendirmek oluyor, zorlama noktalar oluşuyor. Örneğin 1. sınıftaki ilk derslerimizden birinde teselli etmenin iletişim hatası olduğunu öğrenmiştik; tüm sınıfın ağzı açık kalmıştı. Nasıl yani? Biz çok severiz ki. Hatta teselli etmedi diye kızarız bile. Yanlış mıymış!? Böyle zamanlarda insan kendi penceresinden de açıklamalar getirmek istiyor. Ben de düşünce olayına, 11. maddeyle açıklama getirmiştim. Bizde derler ya eşref saati diye. Düşünürdüm ki: eşref saati diye bir şey varsa ve her an söylediklerimizin dua yerine geçip gerçekleşme ihtimali; sanırım BDT' nin bizdeki açıklaması da bu. Olumsuz konuşma ki ola ki eşref vaktine denk gelirsin de dua yerine geçer. Olumsuz konuşmamak için de önce olumsuz düşünmemek lazım. Çok karışık oldu, inşallah toparlayabilmişimdir :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zorlama noktalar kanayan yara maalesef. Ben de 1. sınıfta öğrendiğimiz Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisini bir türlü kabullenememiştim. Mesela kendini gerçekleştirmek kavramı bana çok egoist ve yavan gelmişti. Mesela 'insan-ı kamil' ile kendini gerçekleştirmiş insan bir olabilir mi? İkisini yan yana koyunca biri diğerinin yanında ne kadar cılız ve sönük kalıyor, içi boş adeta.

      Teselli denince de benim aklıma güzel şeyler geliyor; karamsarlıktan kurtarmak, geleceğe dair umut aşılamak, şer görünenin hayır getirebileceğini telkin edip yeise kapılmayı engellemek, destek olmak, güç vermek.

      Sil
  5. Bu postunuzu tam bayram tatiline giderayak okudum ve inanın bayram boyunca madde madde kendimi anattım kendime, bloğuma da koymayı çok isterdim ama maalesef hepsini kendime saklıyorum.
    Sizin cevaplarınız çok hoşuma gitti ama, hepsi de ne kadar samimi :) Pek çok konuda sizden ayrılmamıza rağmen (misal alışveriş, liste yapmak, başladığın işi bitirmek) sizi kendime pek yakın hissediyorum, sevgiler, selamlar köyünüze :)

    YanıtlaSil
  6. Blogunuzu keşfettiğime çok mutlu oldum. Kendime benzeyen insanları görünce elimde değil, seviniyorum. 2, 3, 5, 13, 19'da beni anlatmışsınız sanki. Sevgiler...

    YanıtlaSil